ANAHTAR KELİME: Kutlu Altay KOCAOVA
En Güzel Uyku: “Sarıkamış”
Yere uzanmıştı. Artık bu uykuya kendisini teslîm edecekti. Hem böyle güzel bir uykuyu, hayâtı boyunca hatırlamıyordu. Nasıl hatırlasın ki? Erzurûm vilâyetinin, Bayburt nâhiyesinde dünyâya gelmişti. Babası bir çobandı. Elbet kendisi de bir çoban olacaktı.
Çocukluğunu nahiyedeki çocukların çoğu gibi geçirdi. Az sayıda zengin olsa da, genel olarak fakir bir nâhiyeydi ve çocukların geleceğinde sâdece üç meslek vardı.
3 Mayıs 1944 – 18 Mayıs 1944 Planlı Bir Zulüm
“Biz Türk’üz, Türkçüyüz ve daima Türkçü kalacağız. Bizim için Türkçülük bir kan mes’elesi olduğu kadar bir vicdân ve kültür me’selesidir. Biz azalan veya azaltan Türkçü değil, çoğalan ve çoğaltan Türkçüyüz. Ve her vakit bu istikâmette çalışacağız.“
1942 – Başbakan Şükrü SARACOĞLU
1942 yılında döneminde başbakanı Şükrü SARACOĞLU, bu sözleri söylediğinde, dünyâ, 2. Dünyâ Savaşı’nı yaşıyor, Alman orduları, Türkiye sınırına dayanıyor ve başta Avrupa’da olmak üzere bütün dünyâda kan, gövdeyi götürüyordu.
Milli Bayram Kültürü
Kültür kavramının en önemli unsurlarından birini de bayramlar oluşturur. Her milletin kendine has bayram gelenekleri vardır. Türklerinde, diğer milletler gibi güçlü ve sağlam bayram kültürü bulunmaktadır.
Gerek Teñricilik döneminde, gerekse de sonrasındaki İslâmî dönemde (bununla berâber Hristiyan, Musevî, Budist, Zerdüşt, Manî) dikkâte değer bayram kutlamaları ve gelenekleri bulunmaktadır. Türk bayram kültürünün, dînler ve çağlar üstü bayramı olan Nevrûz’da, ateşin üzerinden atlanır, kağan ya da kağanı temsîl eden kişi, demir döver, kızlar, en güzel kıyâfetlerini giyer… Bunlar Nevrûz Bayramı’nın gelenekleridir.
Dört Türk Hânedânının Işığı Altında 16. Yüzyıl Türk Târîhine Bakış
16. yüzyıl, Türklüğün dünyâ çapında en güçlü olduğu dönemdir. Zîrâ Avrupa içlerinden, Hindistan’ın güneyine ve Çin içlerine; Afrika çöllerinden, Sibirya’nın buzullarına kadar çok geniş bir alan Türk devletlerinin hâkimiyetinde olmuştur.
Batı’da Osmanlılar, Îrân ve Horasan bölgesinde Sâfevîler, Afganistan ve Hindistan’da Timur oğullarından Bâbûr Şâh, Türkistan’da Çingiz oğullarından Şaybak Han’ın Özbekleri ile İdil-Ural bölgesi, Sibirya, Moğolistan ve Doğu Türkistan’da da irili, ufaklı çok sayıda hanlık bulunmaktaydı.